Şimdi bir dur, gözlerini kapat ve kendini geniş çayırlarda, kovboy şapkası kafanda, yular elinde düşün. Hayırdır abi, Western filminde miyiz? Yok yahu, Mustang Gold oynarken hissettiklerimden bahsediyorum. Slotter’a girip bu oyunu açtım, resmen Texas havası esti ekranımda. Atlar şahlanıyor, altın paralar havada uçuşuyor… Ve ben? Ben ekran başında yüreği pır pır eden bir kovboyum resmen.
Oyunun grafiklerinden başlamak lazım. O atlar yok mu, resmen koşarken ekranı delip çıkacak gibiler. Altın dolu çuvallar, kovboy şapkaları, at nalı sembolleri… Hepsi tam yerli yerinde. 5 makaralı klasik ama etkileyici bir sistem var. Her dönüşte bir umut doğuyor insanda. “Bu sefer kesin geliyor büyük kazanç” diyorsun, sonra bir bakmışsın altın yağmuru başlamış. Hele o wild sembolü yok mu? Altın parlayan Mustang atı… Gözünü seveyim neler yaptı bana!
Free spin özelliğiyle gelen kazançlar yok mu, resmen “Ben niye bu kadar beklemişim ki bu oyunu oynamak için?” dedirtiyor. 8-10 dönüş bir anda seni başka diyarlara götürüyor. Kazandıkça kazanıyorsun, sanki altın madeni keşfetmişsin gibi. Scatter’lar geldi mi zaten, ekran ışıl ışıl oluyor. Bonuslar tokat gibi değil, okşar gibi. İnsan oynadıkça keyifleniyor. Oynadıkça bağlanıyor. Valla Slotter’la ne güzel anlaşmışlar bu oyun. Tıkır tıkır çalışıyor, ne eksik ne fazla.
Abi bu ne sıcak ya? 10 Burning Heart diyorsun, gerçekten de içimizi yakıyor. Hem aşk…
İnsan bazen basit şeylerden keyif almayı unutur. Hep daha fazlası, daha karmaşığı... Halbuki bazı şeyler…
Hayat bazen ciddiyet kasıyor, ama bizim elimizde bir koz var: Fruit Party. Renkli, tatlı, şeker…
Hayat bazen garip. Bir yanda faturalarla boğuşuyorsun, öte yanda ekranda dört yapraklı yonca peşindesin. İşte…
Hayat seni bazen aşağı çeker, ama işte o anlarda bir ışık belirir ekranda: Olympus Glory.…
Hayatın bazen böyle yangın yerine döndüğü anlar olur ya... işte tam o anda, ekrana bir…