Hayat bazen ciddiyet kasıyor, ama bizim elimizde bir koz var: Fruit Party. Renkli, tatlı, şeker gibi ama öyle çocuk oyuncağı da değil. Meyve deyip geçme yani, öyle bir vuruyor ki bazen, ekrana bakıp “Ne ara bu kadar çarpan topladım?” diyorsun.
Fruit Party’nin öyle bir tarzı var ki, insanın içi açılıyor. Elma, çilek, portakal… ama öylesine dizilmemiş bunlar. Her biri kazanç için dans ediyor adeta. Rastgele gelen çarpanlar var ya, tam olarak oyunun asıl şovu onlar. Hele bir de zincirleme patlamalar başladığında, bakıyorsun ekran alev almış gibi. Şeker gibi ama her patlama cüzdana bal.
Ben ne zaman Fruit Party oynasam, içim kıpır kıpır oluyor. Slotter’dan giriyorum oyuna. Site öyle rahat ki, iki tıkla oyunun içindesin. Ne donma, ne bekleme. Gönül rahatlığıyla oturup meyve tabağını diziyorsun. Yani tabi ekrandaki meyveleri…
Şöyle anlatayım; bazen bir anda bir ekran dolusu çilek geliyor. Üstüne çarpanlar düşüyor. O an bir sessizlik, sonra içinden bir çığlık: “Hadi beee!” Sonra sıradaki spin için tıklıyorsun, çünkü ne geleceği belli değil. Her dönüş bir umut. Fruit Party böyle bir oyun işte. Masum gibi durur ama içinde büyük kazançların ruhu gizlidir. Hele bonus turuna denk geldiysen, tadından yenmez. Ekrandaki renk cümbüşü, moral deposu gibi. Kazanmasan bile izlemek terapi gibi.
Slotter bu işi çözmüş. Fruit Party gibi bir oyunu almış, en iyi şekilde sunmuş. Para yatırma, çekme, bonuslar… Hepsi hazır. Destek desen, anında çözüm. Mobilde de sorunsuz. Ben genelde kanepede yayılmışken oynuyorum, rahat rahat. Çünkü keyif dediğin şey, böyle yaşanır. Hele ki birkaç kazançla günü kapattıysan, neşenin tarifi yok.
Fruit Party bazen sadece oyun değil. Bazen kötü geçen bir günün ilacı, bazen boş geçen akşamın eğlencesi. Tatlı mı tatlı ama bir o kadar da kazançlı. Renkleriyle, çarpanlarıyla insanı içine çekiyor. Bazen bir çilekle moralin düzelir. Bazen de sadece ekran değil, ruhun da şenlenir. Çünkü bazen küçük bir patlama, büyük bir tebessüm demektir.
Şimdi bir dur, gözlerini kapat ve kendini geniş çayırlarda, kovboy şapkası kafanda, yular elinde düşün.…
İnsan bazen basit şeylerden keyif almayı unutur. Hep daha fazlası, daha karmaşığı... Halbuki bazı şeyler…
Hayat bazen garip. Bir yanda faturalarla boğuşuyorsun, öte yanda ekranda dört yapraklı yonca peşindesin. İşte…
Hayat seni bazen aşağı çeker, ama işte o anlarda bir ışık belirir ekranda: Olympus Glory.…
Hayatın bazen böyle yangın yerine döndüğü anlar olur ya... işte tam o anda, ekrana bir…
Şimdi bir şey diyeceğim... tren mi dedin? Hem de “ Gold Train ” mi? Abi…